30 Aralık 2013 Pazartesi

Telefonunuz hakkınızda ne söylüyor?





Yapılan bir araştırmada insanların kullandığı telefonun onların nasıl bir yaşam tarzı sürdüğünü ele verdiği belirtildi.

iPhone sahiplerinin BlackBerrys ve Android telefon sahiplerine göre daha gösterişli, kıyafete daha fazla para harcadığı ve bakımlı olduğu ileri sürüldü. Yapılan araştırmada BlackBerry sahiplerinin ise daha fazla kazandığı ve uzun süreli ilişkilere daha yatkın olduğu belirtildi. Buna göre Android telefon kullananlar daha görgülü ve mutfakta daha maharetli olduğu iddia edildi.
Bir telefon şirketinin yaptığı araştırmada üç büyük akıllı telefon sahibi 2 bin kişi ile telefonlarının markasından kişiliklerinin belirlenip belirlenemediği incelendi.

Araştırmada elde edilen başka bir sonuca göre ise iPhone sahibi olanlar daha fazla görüntü bilincine sahip ve diğer telefon kullanıcılarına göre kendilerini genellikle daha çekici buluyorlar. Ancak BlackBerry sahipleri daha meşgul, daha fazla mesaj ve email gönderiyor ve Apple kullanıcılarına göre daha fazla telefonda konuşuyorlar. Ayrıca diğer telefon kullanıcılarından daha fazla kazanıyorlar.

Araştırmada telefon markasına göre ilişki durumu da incelendi. İnceleme sonunda BlackBerry kullanıcılarının uzun süreli ilişkilere yatkın olduğu çıkarken, daha sosyal ve arkadaş canlısı olduğu belirtildi.

Android sahipleri diğer akıllı telefon kullanıcılarına göre daha fazla televizyon seyrederken, aynı zamanda alkol kullanma oranı daha yüksek.

BlackBerry kullanıcıları kendilerini gürültülü, şen şakrak olarak ifade ederken ve daha çok sağlık, finans ve emlak sektöründe çalıştıkları kaydedildi. Ayrıca diğer telefon kullanıcılarına göre daha fazla çay ve kahve tüketiyorlar. Araştırmaya göre BlackBerry kullanıcıları ayrıca daha az dakikler. iPhone kullanıcıları flörtöz ve patronları tarafından değer veriliyor.

18 Aralık 2013 Çarşamba




İş arayanlara sosyal medya kullanma tüyoları




İş arayanlara sosyal medya kullanma tüyoları

Uygunsuz bir Facebook fotoğrafı ya da sosyal medya yorumu işe alımda sorun yaratabilir. İş hayatında harika bir özgeçmiş yaratma, mülakatlara hazırlanma ve iyi bir izlenim sağlayarak profesyonel bir görüntü sergileme, öncelikle yapılacaklar arasında yer alıyor. Peki ya online yaşam?

Londra merkezli araştırma şirketi On Device Research'ün yaptığı araştırmaya göre, iş arayan her 10 kişiden biri sosyal medya profili sebebiyle istediği işe kabul edilmedi. Araştırmadaki soruları yanıtlayan katılımcıların üçte ikisi ise sosyal medya hesapları nedeniyle işe girememekten endişe etmediğini belirtti. Ne yazık ki tüm dünyada durum benzerlik gösteriyor. Çoğu iş arayan kişi, uygunsuz bir Facebook fotoğrafının ya da sosyal medya yorumunun işe alımda sorun yaratacağının farkında değil. Oysa günümüz insan kaynakları uzmanlarının hemen hepsi adayların online yaşantısını mercek altına alıyor.

Trend Micro, iş arayanlar ve mevcut işini kaybetmek istemeyenler için şu önerilerde bulunuyor...

Arama motorlarında kendinizi sorgulayın

İnsan kaynakları uzmanlarının ilk yaptıkları hamle isminizi arama motorlarında aratmak olacaktır. Önce siz bunu uygulayın ve isminizle ilişkili bağlantıları kontrol edin. İçlerinde utanç verici, saldırgan ya da uygunsuz bulduklarınızdan kurtulun.

LinkedIn profilinize zaman ayırın

Sizin bir nevi çevrimiçi özgeçmişinizi tutan sosyal site, insan kaynakları uzmanlarının da uğrak yeri. Unutmayın, ilk olarak ziyaret edilecek sayfanız LinkedIn profiliniz olacaktır.

Twitter hesabınızın gizliliğini kontrol edin

Twitter’da bir hesap açtığınızda paylaştıklarınız tüm dünyaya ulaşabiliyor. Ancak oradaki kötü bir söyleminiz gelecekteki işinizden olmanıza sebep olabilir. Bu sebeple hesabınızın gizlilik ayarlarını kontrol edin ve mümkün olduğunca “aşırı” paylaşımlardan uzak durmaya çalışın.

Instagram profil ve fotoğraflarınızı gizleyin

Fotoğraf paylaşımı üzerine yoğunlaşan sitede, profilinizi sadece istediğiniz kişilerin görebileceği şekilde ayarlayın.

Facebook profilinizi aranmaz hale getirin

Başkalarının görmesini istemediğiniz paylaşımları mutlaka gizleyin. Zira katıldığınız gruplar, etiketlendiğiniz fotoğraflar ve yaptığınız yorumlar her an negatif bir şekilde karşınıza çıkabilir.

Gizlilik tarayıcısını kullanın

Bir gizlilik tarayıcısı kullanarak, sosyal medyadaki profillerinizdeki kişisel verilere erişimi görün ve engelleyin.

İhtiyatlı davranın

Herkesin görebileceği, internet üzerinden yürütülen tartışmalarda agresif olmamaya çalışın. Zira o sırada tartıştığınız basit bir konu, ilerideki iş yaşamınızı doğrudan etkileyebilir.

Doğru yazıma özen gösterin

Özellikle iyi bir dil ve yazma yeteneği gerektiren bir işe başvuruyorsanız kullandığınız dil bilgisi ve yazıma dikkat edin.

16 Kasım 2013 Cumartesi




Dünya liderleri diyabet yükünü tartıştı

İstanbul’da yapılan Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi’nde konuşan Eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan, "Erken teşhis ve önleme sayesinde diyabetin sağlık sektörü üzerindeki yükü azalacaktır" dedi.

İSTANBUL - Eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) ev sahipliğinde düzenlenen "Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, hareketsiz yaşam tarzının ve ekonominin hızlı gelişmesinin, diyabetin artmasında önemli olduğunu söyledi.

Yaşanan vakaların ardından çok üzücü insani öyküler olduğunu ifade eden Annan, hastalığın çeşitli komplikasyonlara yol açtığını ve kronik bazı hastalıklara neden olduğunu kaydetti. Annan, diyabet hastalarının yüzde 80'nin düşük gelirli ülkelerde yaşandığını aktararak, "Yoksulluk sınırında ve hemen üstünde yaşayan klişelerden söz ediyoruz" dedi.

Bulaşıcı olmayan hastalıkların dünyadaki ölümlerin en büyük sebebi olduğunu belirten Annan, Uluslararası Diyabet Federasyonu'nun, 2035 yılı itibarıyla dünyadaki diyabet vakalarının sayısının, 592 milyona çıkacağını ön gördüğünü sözlerine ekledi

“MODERN DÜNYANIN HEM LÜKSÜ HEM DE YIKICI ETKİSİ VAR”
Myanmar'da 2 gün geçirdiğini ve oradaki yetkililerin sağlık sektöründe yeniden yapılandırmaya gitmek istediklerini anlatan Clinton, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün dünya milenyum hedeflerinde, bin yıl hedeflerinde önemli ilerlemeler kaydetti. Fakat bulaşıcı olmayan hastalıklardaki artış bizi korkutuyor. Şu anda dünyanın bütün kıtalarında Afrika dışında, bulaşıcı olmayan hastalıktan ölen insanların sayısı, bulaşıcı hastalıklardan ölenlerden daha fazla. Bir kaç yıl içinde Afrika'da da durum aynı olacak. Modern dünyanın birçok lütfü var ama aynı zamanda yıkıcı bir etkisi de var. Artık insanlar doğru dürüst spor yapmıyor, yemek yemiyor, hareket etmiyorlar ve özellikle de diyabete açık hale geliyorlar. Tabii ki, burada tıbbi önlemler alınabilir ama yine de yaşam tarzımızı değiştirmemiz ve yemek üretim ve tüketim alışkanlıklarını değiştirmemiz gerekiyor."

"BESLENME KONUSUNDA EĞİTİM VERİLMELİ"
Clinton, insanlara sağlıklı beslenme konusunda eğitim vermenin önemine değinerek, diyabet vakalarının yüzde 80'inin, kalp rahatsızlıklarının yüzde 80'inin, kanserlerin yüzde 40'ının engellenebilecek hastalıklar olduğunu aktardı.

Bill Clinton, "Bu yüzden en önemli mesaj şu; insanlara tanı koymakta, onları taramakta, eğitmekte daha başarılı olmalıyız ama en önemlisi davranışsal değişim getirmemiz gerekiyor. Yükselmekte olan ülkelerde Brezilya, Meksika gibi ülkelerde, gelirler de arttığı için diyabet artışına engel olamadılar. ABD'de de benzer durumla karşı karşıyayız. Burada iyi bildiğimiz şey, insanlar daha uzun ve iyi yaşamak istiyorlar. Çocuklarının kendilerinden daha kısa bir hayat yaşamasını istemiyorlar" diye konuştu.

10 Kasım 2013 Pazar



Alanında özgün 4 kitap yazan, Dünya’nın değişik ülkelerini de kapsayan 811 konferansta konuşma yapan, çok sayıda uluslararası ve ulusal makalesi olan, hem hekimlikteki kariyeri ile Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Etiği ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanı hem de Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Uzmanlığıyla Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora dersleri veren Dr. Nesrin Çobanoğlu, her biri ilgi uyandıran geniş katılımlı konferanslarını, çıkar çıkmaz tükenen kitaplarını, Gazi Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’ndeki çalışmalarını ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Etiği ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanı aynı zamanda Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Nesrin Çobanoğlu, başarılı bir kadın hakları savunucusu. Farklı fakültelerde uzmanlık almasının nedenlerini, eğitim hayatı boyunca birinciliklerle dolu başarılarını ve neden “etik” üzerine çalıştığını Sağlık Dergisi’ne anlatan Doç. Dr. Çobanoğlu, hayatın bazen bir cümleye göre yönlendirilebileceğini söylüyor. Doç. Dr. Çobanoğlu, eşinin Murat Belge’nin Tarihten Güncelliğe kitabından aktararak “Somut Bugün, Soyut Bir Yarın Uğruna Feda Edilmeli mi?” sözünün, hayatının temel taşı haline geldiğini kaydetti. Kendi ağzından çok yönlü başarılarını, hayatını ve yaşadıklarını dile getiren Doç. Dr. Çobanoğlu şunları anlattı:

“Aslen Gaziantepliyim ancak babamın işi nedeniyle Elazığ’da doğdum. Benden önce 5 çocukları vardı, hepsi üniversitedeyken ben boş kalan evde özlemi hafifletmek ve sevilmek için doğurulan son çocuğum. Doğduğumda kardeşlerim üniversitede okuyordu ve hepsinin ortak özellikleri herkes kendi okulunun birincisiydi. Babamın hala konuşulan ve kullanılan buluşları vardır. Bende üniversiteye kadar hep birincilikler ve birçok başarı ödülleri aldım. Üniversiteye o kuşağın tüm hekimleri gibi ilk binlerde yer alıp, ilk tercihimi kazanarak başladım.

En Büyük Şansım Ailem
En büyük şansımın ailem olduğunu düşünüyorum. Kocaman kütüphanesi olan bahçeli, havuzlu bir evde, sıcak sevgi ve bilinçli bir ilgiyle büyüdüm. İyi eğitimli ve akıllı ablalarımın varlığı her zaman en büyük hazinemdir. Ben doğduğum yıl, en büyüğümüz olan Abim, İTÜ Elektrik Mühendisliğinden mezun olmuş. Öğretmen olan Nermin Ablamın müziğe ilgisinin bana yansımasıyla, 11 yaşında keman dersleri almaya başladım. Böylece, üniversiteye kadar klasik keman çalmayı öğrendim. Gazi Üniversitesi’nden mezun alanında öncü olan Modacı Pervin Ablam sayesinde tüm hayatım boyunca hep özel tasarlanıp, hazırlanan giysi ve takılarımla kendimi çok özel hissettim. Onlarla sohbet etmeye alıştığım için, hala o yaş kuşağıyla daha iyi anlaşırım.

Öğrenmeyi Hep Sevdim!
Herhangi bir konuda çalışırken, zorunluluk olarak değil, severek öğrendim. Ben bunu öğreneceğim özgüveniyle pozitif baktım, sıkılmadım. Öğrenmek varoluş nedenim gibiydi. Öğrenmeyi hep sevdim!

Etiği Seçmem Tesadüf Değil
Cerrahpaşa Tıp Fakültesini seçme nedenim, Cerrahpaşa’nın adı, İstanbul ve deniz birlikte olduğu için ilk tercihimdi. İstanbul bir Dünya kentidir. Tıp okurken ilk zamanlar anatomi ve fizyolojiyi ilgiyle öğrendiğimde, sokakta insanlara bakarken, kemikleri, kasları, damarları ve sinirlerine kadar vücudu biliyor olduğumu düşünür, hekimliğin ayrıcalığını hissederdim. Derslere devamlılığa dikkat ederdim. Ancak not tutmazdım. Duyduklarımı ve gördüklerimi asla unutmam. Derslerle ilgili merak ettiğim konuları, araştırır ve okurdum. Cerrahpaşa’da o dönem sınav sistemindeki değişiklikler nedeniyle de olsa gerek, altı yıl boyunca hiçbir sınavda hiçbir zaman. hakkına kalmadan geçen 8 kişiden biri olarak, gazetelere haber olmuştuk.

Üniversite okul olmasının dışında bir kültür ortamıdır. Ders çalışırken, tıp kitapları okurken onların yazarını da araştırırdım. Sınav için çalışmazdım. En yoğun sınav dönemlerinde bile felsefe kitapları okurdum. Yani bir tür “Tıp Felsefesi” diyebileceğimiz Tıp Etiği’ni seçmem tesadüf değildi. Okulda her zaman başarılıydım. İlgilendiğim çalıştığım konularda deliler gibi “tutkuyla” çalışarak hızlı öğrenmek, öğrenmeyi sevmek, çok hızlı okuyabilme yeteneğim ve güçlü hafızam şansım oldu.

Birinci Sınıfta İlk Doğumumu Yaptırdım
Üniversitede öğrenci evimin duvarları maviydi, geniş, sıcak ve okulun tam karşısındaydı. Penceremin altındaki ağacın dalları arasında, üniversitenin üzerinden denizi görüyordum. Evimin okula yakın olmasından dolayı nerdeyse her gece acil, kadın doğum ve cerrahi alanlarında gönüllü nöbetlere giderdim. İliklerime kadar hekim olmanın keyfini yaşayarak geçen bir eğitim sürecim oldu. Birinci sınıfta ilk doğumumu yaptırdım! Bu süreçte birçok cerrahi vakayı uygulamalı olarak, pratiğiyle birlikte öğrendim. Böylece teoriyi görerek ve uygulayarak öğrendim.

Hekimlikte “Pardon” Yoktur
Tıp fakültemizde ameliyatları öğrenciler izleyebiliyordu. Bende sık sık izlemeye giderdim. Ameliyathanenin üstünde çepeçevre orayı görebildiğiniz camlı bir bölme vardı. Ses bağlantısı da olduğundan, görerek ve dinleyerek eğitim vakalarını izlememiz mümkündü. Kadın doğum ve cerrahinin ortak yaptığı, 16 yaşında karnında kitle olan genç bir kızın ameliyatı vardı. Cerrah bistürüyü vurdu, su fışkırdı. Kız hamileymiş. Cerrah bisturiyi fırlatıp, ameliyathaneden öfkeyle çıktı! Cerrah, ameliyata başlamadan gebelik testinin yapılıp yapılmadığını sormuştu, duyduk. Ancak kadın doğum hocası, hastanın tanıdığı bir ailenin bakire kızı olduğunu söyledi. Bu vaka benim için çok eğitici oldu. Tıpta insanla uğraşıyoruz, her zaman her şey olabilir. İkisi de halen Türkiye’nin önde gelen saygın ve ünlü ismi olan ve o yılların parlak genç hocalarıydı. Bu ameliyatla alanında başarılı olsa da herkesin hata yapabileceğini gördüm. Hekimlikte “Pardon” yoktur. Mükemmel olmak zorundasınız. Her zaman!

“İlk Aşkım Olan Eşimin, Gözlerine Baktığımda Aşkı Hissettim”
Eşim Murat ile tıp fakültesinde 1. Sınıfta tanıştım. 17 yaşındaydım ve eşimi ilk gördüğümde aşık oldum. Gözleri, simsiyahtı. İçinde binlerce yıldız olan aydınlık siyah çekik gözler! Ama hep onu görünce kaçtım. Kendimden, beni sarsan duygularımdan korktum! Ve o çok çapkındı. Dört kişi birlikte nöbetlere kalıyorduk. Murat bana aşık olduğunu söyledi. Daha önceleri başkalarına dediğim gibi “hayır” demeliydim, diyemedim. Cevap vermeden kaçtım.

“Somut Bir Bugün, Soyut Bir Yarın Uğruna Feda Edildi” Murat Belge
Bir hafta sonra ortopedi dersinde Murat geç geldi ve ben dersi dinlerken yanıma oturdu, ellerimi tuttu ve yüksek sesle “Ne diyeceksin bana! Ben dayanamıyorum artık. “Evet” mi “hayır” mı?”dedi. Hocamız Prof. Dr. Nişan dersi kesti; anlayışlı ve sevecen bir ses tonuyla bu “deli”kanlı ile beni sorunumuzu çözmemiz için dışarı gönderdi. Sonrasında okuldan çıktım, ilk gelen otobüse bindim, Murat’ta arkamdan geldi. Otobüste parayı Murat verdi, muavin bana “yenge” dedi. Ben çok kızdım tabii. Aklım “hayır” derken kalbim “evet” dememi istiyordu. Yaman bir çelişki! Kitapçıya girdik, birkaç kitap aldım. Bu esnada, Murat Belge’nin kitabından “Somut bir bugün, soyut bir yarın uğruna feda edildi” cümlesini gösterdi. Sonrasında da kararımı vermemde ve yaşam felsefemde bu sözün derin etkisi oldu. Tıp fakültesi bitmeden evlendik.

Askerde Eşime Çuvallar Dolusu Mektup Yazdım
O yıllarda ansızın konulan Mecburi hizmetle Nevşehir’e gittik. Ben hastane aciline, Murat ise “iriyarı” olduğu için cezaevine atandı! Cezaevi doktorluğu o yıllarda konulan bir kadroydu. Murat, Hakkari Şemdinli Derecik mevkiinde askere gitti, ben 4-5 aylık hamileydim. İran, Irak ve Türkiye sınırındaki bir dağın tepesindeki karakolda Jandarma komando olarak askerlik yaptı. Güneş harekat bölgesi ve çatışmaların en çok olduğu dönemdi. Yolu yok, telefonu yok ve tehlikeli bölge. Murat askerdeyken sabah, öğlen ve akşam mektup gönderdim. 3-4 ayda bir helikopterle çuval içerisinde pirinç, un gibi gıdalar giderken; bunlar da “Dr. Murat’ın mektupları” diye, çuvalla mektuplarım gidermiş.
Hamileliğimin çoğunda yalnızdım, doğumuma eşim 3 günlüğüne geldi ve hiç uyumadı. Nüfus dairesinde, canım oğluma en çok hangi isimle seslenmek istediğimi düşünüp, karar verdim; “Murat Can” ! Murat 18 ay sonrasında askerden döndüğünde, kucağımda bebeğimizle karşıladım.

Cezaevinde İşkenceye Karşı Mücadele!
Askerden dönen eşim, yine cezaevinde göreve başladı. Ancak o dönem cezaevinde çok farklı olaylarla karşılaştı. O dönem 12 Eylül sonrası, cezaevleri sağcı ve solcu birçok genç insanla doluydu. Bizzat başsavcı tarafından sakat kalmalarına neden olabilecek biçimde Şiddet uygulanan mahkumlara, işkenceyi belgeleyen rapor veren Murat’a ağır baskı uyguladılar. Saldırdılar. Olayların dışa yansımaması için baskı gördük. Ancak yine de yılmadık, mücadele ettik. Sonunda da şiddet olaylarının gündeme getirilmesini sağladık ve o kişiler yargılandı. Ceza aldılar. Böylece o dönemde işkenceye karşı çıkan, bu nedenle çok sıkıntı yaşayan ilk hekimlerden olduk. Türk Tabipler Birliği ve Birliğin o zamanki Başkanı Prof. Dr. Nusret Fişek bize çok destek verdi. Başsavcı, “böyle bir şey yok” derken, Fişek tarafından Bakanın masasına konulan raporlar ve filmlerle hesap sorulunca, kendi dövdüğü mahkumlarla ilgili olaya dava açmak zorunda kaldı. Gardiyanlar yargılandı, ceza aldılar. Bizlerde görevi kötüye kullanmaktan yargılandık. Beraat ettik. Murat’ın suçu darp ve işkence raporu vermek ve belinde kırık olan iki mahkumu hastaneye sevk etmekti (görevini yapmak), benim suçum ise raporları TTB aracılığıyla Bakan’a iletmekti. Zaten dava bu raporlar sayesinde açılmıştı. Çelişkiye bakar mısınız? O yıllarda, Nokta, Tempo Arena gibi dergilerde “Hekimlik Onuru’nu savunan Hekimler” olarak kapaktan haber olduk. Toplumsal destek ve hekimlerin desteği hep yanımızdaydı. 1989 yılında Dr. Cengiz Kılıç Tıp Ödülü ile İnsan Hakları ve Demokrasi Ödülü Murat Çobanoğlu’na verildi. Ödülü alırken “Sadece “hekim” olarak görevimi yaptım” dedi. Biz sadece mesleğini çok seven, onurunu koruyarak doğruyu yapan hekimlerdik. Bedeli bazen çok ağır olabiliyor.

Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Sınavı ile Tabip Odası Seçimleri Aynı Dönemdi
Kamu yönetimi ve siyaset bilimini okumaya bu yaşadıklarımdan sonra karar verdim. Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi, TODAİE denilen kurumda “Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi” mastır programına başvurmak üzere, ÖSS tarafından yapılan bir sınava girdim. Hekim olarak, sınava girmem için yasal bir engel yoktu, ancak “kazanamazsınız” dediler. Konular çok farklıydı. Aynı yıl içinde tabip odası seçimleri de vardı. On gün arayla sınava da girdim, seçimlere de katıldım. Sınavı ilk sıralarda kazandım. Ankara Tabip odası yönetim kurulu üyeliğine ve genel sekreterliğe seçildim.

Ankara Tabip Odasının En Genç ve İlk Kadın Genel Sekreteriyim
Nuriye Ortaylı ve Füsun Sayek ile birlikte TTB’nin ilk kadın komisyonunu kurduk, Beyaz yürüyüşü yaptık. Ben sıradan bir hekim olarak yaptıklarımla seçildim, hiçbir zaman ideolojik bir duruşum olmadı. En genç ve ilk kadın genel sekreter olarak, kızlık zarı kontrollerine karşı hekim tutumu ve TUS negatifler konularında aktif rol oynadım. TUS kazanamadıkları halde, yurt dışına gidip birkaç ay sonra ülkemize asistan olarak dönenenleri engelledik ve bu haksız durumun önüne geçtik. Oldukça aktif bir dönemdi.

Siyaset Bilimi ve Etik Çalışmalarım
Ben master yaparken eşim Beyin Cerrahisi asistanlığına başladı. O dönem Prof. Dr. Yaman Örs, “Tıp Etiği” kavramını ilk kez Türkiye’nin gündemine getirdi. Konuşmasını dinledikten sonra hekim kimliğimle var olabileceğim, hem de kamu yönetimi ve siyaset bilimi birikimimi birlikte kullanabileceğim alanın “Etik” olduğuna karar verdim. Hekimlik, bütün ilgi alanlarım ve felsefeyi buluşturan, bana en uygun alan diye düşündüm. Sınavlara girdim ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde Etik çalışmaya başladım. Tıp ve siyasaldan öğrendiklerimi, hekimlik deneyimim ve Tabip Odası Yönetimindeki birikimimi birlikte yoğurdum ve yepyeni bakış açıları kazandım. Ayrıca, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi uzmanlığını dereceyle bitirenler arasından seçilerek, Almanya’nın Berlin Eyaleti İçişleri Bakanı tarafından, Almanya’nın yerel yönetimlerini incelemek üzere burslu olarak davet edildim. Berlin Duvarı yeni yıkıldığı için bugünün Berlin’inden farklı, iki Berlin’i birlikte görebileceğim özel bir dönemdi.
Gazi’de WHO, WMA, MSIC’in önerdiği eğitimle uyumlu; Evrensel Tıp Etiği Eğitimi
Başkent Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi’nde Tıp Etiği ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı’nın kuruculuğunu yaptım. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinde şu anda verdiğimiz etik eğitimi WHO, WMA, MSIC’in önerdiği eğitim biçimiyle uyumlu, evrensel standartlarda bir tıp etiği eğitimidir. Dönem1,2,3 ve Dönem dörtlerde 1 yıla yayılan staj dersi var.

“Toplumsal Dinamikleri Harekete Geçiren Kadın”
Human Rights Watch 1993 dünya raporunda hakkımda “Toplumsal dinamikleri harekete geçiren kadın” diye söz eder. Kadına desteği olan insanlardanım. Bir hastane başhekimi 17 yaşındaki bir hemşireyi makamında tokatlıyor. Olayı duyan eşim ve arkadaşları, şiddet olayına karşı hastanede gösteri yaptı. Bende bu olay ile ilgili tarafsızlık ilkesi gereği karışmadıklarını söyleyen kesimlere yönelik “Tarafsızlık” üzerine bir yazı yazdım. “Tokatlanan güçsüz bir kişi var ve bu durumda susmak zaten güçlü tarafı seçmektir”. Eşitler arasında tarafsız kalınır. Bir taraf çok güçlüyken, diğer taraf zayıfsa bu durumda tarafsız kalınamaz.
Gazi Üniversitesi Tıp Etiği ve Tıp Tarihi AD Başkanlığımın yanı sıra Gazi Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü dönemi kadın hakları konusunda akademik ve aktivist kimliğimin buluştuğu bir görev olmuştur. Sayısız önemli etkinlik ve Türkiye’de ilk kez Gazi Tıp Fakültesi’nde, Özerk yapıda kurulan “Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Birimi” o dönemde yaşama geçmiştir.

Hayatımın Sac Ayağı
Hayatımı oluşturan önemli öğeleri sac ayağına benzetirim. Bunlar; ailem, işim ve spordur. En güç koşullarda bile ailemi ihmal etmedim. Sorunları aşmak için, sevgiyle bakmak gerekiyor. Evimin kapısından girdiğim anda işteki güncel sorunlardan arınırım, şarteli kapatırım. Yemeğimi kendim yaparım. Murat, sevgi dolu ve pozitif olmasaydı bunları başaramazdım. Ailemle birlikte olduğum zaman net olarak onlarla birlikteyimdir. Eşim ve oğlum yattıktan sonra çalışırım. İşimde yaşadıklarımı evime yansıtmam. Oğlumun her şeyiyle ben ilgilendim. “İnsanın hırsı ve aklı belli bir dengede olmalıdır. Hırsı aklının bir milim bile ötesindeyse bedeli çok ağır olur” sözü benim için çok etkili olmuştur. İnsanın hırsı motive edici güçtür. Dengeyi iyi kurmak gerekir. Arada “mavi fırtına” kavgalar yaşansa da hep çok sevdiğim ilk askımla evlenmek ve oğlumun varlığı mutluluğumdur. Her haliyle çok sevdiğim ama sıra dışı ulusal ve uluslararası başarılarıyla defalarca tescillenen zekasıyla oğlumun annesi olmaktan gurur duyuyorum. Şu anda Oğlum da Carnegie Mellon Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği ve Pittsburg Tıp Fakültesinin ortak doktora programında, tam burslu “ilaç tasarımı” üzerine çalışıyor ve yine dönem birincisi oldu. Henüz 23 yaşında ve yayına kabul edilen 4 SCI makalesi var.

Sporun Mücadeleci Yapıma Büyük Etkisi Oldu
Sporda lisanslı olarak, atletizmde üniversiteler arası müsabakalarda ikinciliğim var. Judoyu eşim sevdiği için başladım. Judo da eşim, oğlum ve benim derecelerimiz vardır. Lisanslı dağcıyım. Dağcılık azim ve kararlılığımı oluşturmada çok etkili olmuştur. Dağa tırmanırken yola asfalt dökmüyorlar, zirveye giden yola tırmanmak gerekiyor. Dağcılık, hekimlik gibi hata affetmez, bazen sizin hatanız olmasa da koşullar nedeniyle çok güç anlar yaşayabilirsiniz. Bu anlarda bazen, “Ne işim var burada” diye düşünürüm sonra zirveye ulaştığımda, uzaklara bakıp, o sessizlikte, “başarmanın sadeleştiği durumda” ama gururla; güven içinde evde oturan TV izleyen insanların yasayamadığı çok özel anlar yasadığımı düşünürüm. Tırmanırken zirveye ulaşacak yolda engellere değil, zirveye kilitlenirim “go for it!” derim. Dağcılık, çok sevdiğim felsefe alanına ilgimi boyutlandıran katkılar sunmuştur. Ayrıca, Kayağı 15 yaşındayken, Uludağ’da 1 günde öğrenip, hocamı şaşırtmıştım.
Datça’da Etiğin Doğduğu Yerde “Etik Akademisi” Kuracağım
Datça’da bahçe içerisinde taş bir binada “Etik Akademisi” kurma hayalim var. Hekimliğin meslek olarak doğup, geliştiği ve felsefenin anayurdu olan bu topraklarda nar ve portakal ağaçları içerisinde bir akademi kuracağım.

“Ben Öğrencilerime Güveniyorum”
Hayatımda beni çok duygulandıran ve iyi ki bu işi yapıyorum dediğim iki olay var. Birisi, Toplumsal Etik Derneği tarafından TÜBA’nın kurucusu Dünyaca ünlü bilim kadını Prof. Dr. Ayhan Çavdar’ın elinden “Türkiye Etik Ödülü”nü almamdır. Diğeri ise, öğrencilerimden gelen geri bildirimlerdir. Sadece Türkçe Tıp Öğrencilerime yılda 260 saat ders veririm. İngilizce Tıp ve Doktora derslerimi saymıyorum bile; yine çok yoğun sabahtan akşama aralıksız çalıştığım bir gün, dersten geldim ve “Neden bu kadar çalışıyorum, kimse farkında bile değil” diye düşündüm. Masamda mesaisi bittiği için çıkan sekreterimin bıraktığı, öğrenci geri bildirimleri zarfını gördüm. 200 kişilik sınıftan, 150 tane bana özel yazılmış görüşün olduğu zarfı açtığımda o kadar güzel sözlerle karşılaştım ki gözlerim doldu. Çok iyi bir iş yaptığımı anladım. Beni gururlandıran mutluluklar öğrencilerimin başarılarıdır. En büyük başarım, geleceğin “iyi hekimleri” öğrencilerimdir.

Bir Yaşama Birkaç Hayat Sığdırmak
Hedeflerimi önce kafamda belirlerim, insanların ne dediğini dinlemem sonunda da yaparım. Özgüven çok önemlidir. ABD’de ders verdim, oradaki öğrencilerle buradaki öğrencilerim arasında gözlemlediğim en temel farklardan birisi; burada tıp öğrencileri çok zeki, oradaki öğrencilerin ise özgüveni çok yüksek. Buradaki öğrencilerin özgüvenini yükseltmemiz gerekiyor. Şu anda Gazi Tıp Fakültesi’nde çok iyi bir tıp etiği eğitimi verilmesi için uğraşıyoruz. Tıp fakültesine ilk geldiğim dönem, 4. sınıfların derslerine ilk girdiğimde, bildikleri soruları bile yanıtlamaktaki çekingenliklerinin nedenini sorduğumda; bir ders önce bir hoca tarafından kendilerine “saksı kafalılar” denildiğini söylediler. İşte öğrencilerin özgüveninin yok olmasına neden olan bir örnek. Bir tıp hocasının meslektaşlarına hitabı acı ama gerçek. Onların her biri geleceğin hekimleri ve çok değerliler. Öğrencilerime karşı etiği öğretme sorumluluğum ve sevgi bağım vardır. Sizin yarışınız birbirinizle değil, kendinizin rakibisiniz derim. Ayrıca dakik olmaya özen gösteririm. Yoksa bir yaşama birkaç hayat sığdıramazdım. Yaşamayı, üretmeyi ve hayatı seviyorum. Hayatı dolu dolu yaşıyorum.

Tıp Etiği Alanında 4 Kitap Yazdım
Kitaplarımla ve öğrencilerimle iz bırakmak istiyorum. “Söz uçar yazı kalır”, Hekimliğimin ilk gününden bu yana (kamu yönetimi alanıyla birlikte) toplam 811 konferansta konuşma yaptım. Ancak kitaplarımın benim için ayrı bir yeri vardır. “Tıp Etiği”, “Kuramsal ve Uygulamalı Tıp Etiği” ve yakın zamanda çıkacak olan “Biyoetik – Biyopolitikalar” isimli kitaplarım benim en güzel hazinelerim. Ayrıca, 21 kitap bölümü yazdım. Bir de Editörlüğünü yaptıklarımdan ve yine hemen tükenen “Etik Kurullar” kitabını önemsiyorum.

Tarhun Otu ve Faydalarına İnanırım
Hititler zamanında, fırtına tanrısının “kutsal otu” olarak bilinen “Tarhun otu”nu, taze ya da kuru olarak çok severim ve yemeklerimde kullanırım. “French Taragon” denilen, Ankara ve Antep’te yetişen, tıbbi bitkilerde de birçok yararı bilinen bir bitki. Bir de kefir yoğurdunun yararına çok inanıyorum. Yakın çevreme yemeleri için mayasını dağıtarak yaptırıyorum. Dünya mutfakları ilgimi çeker. Pek çok ülkenin mutfağını yerinde tattım ama Antep Mutfağı Favorimdir. Yemek yapmayı, yeni tatlar yaratmayı severim. Ekşi ve tatlı kuru meyvelerle tatlandırılan geleneksel Osmanlı yemeklerini günümüze uyarlamayı seviyorum. Portakal kabuğu ile tatlandırılmış bonfile çok hoş bir lezzet oluşturuyor. Ekşi ve tatlıyı özlerini koruyan biçimde aynı yemekte birlikte tatmayı seviyorum

Hayatımda iz bırakan kitap, film ve müzikler vardır
Tüm uğraşlarımı ve hayatımdaki her şeyi seviyorum. Okumaktan zevk aldığım Nikos Kazancakis’in yazdığı “Zorba”, Richard Bach’in “Martı”, Platon’un “Diyaloglar” ve “Devlet”, Hans Reıchenbach’ın “Bilimsel Felsefenin Doğuşu”, Dr. Frank Vertosick’in “Beynine Bir Kez Hava Değmeye Görsün” ve Balzac’ın “Iki yeni Gelin” isimli kitapları beni etkileyen yapıtlardır. “Hair Musical-Bırak Güneş İçeri Girsin” ve “Hayat güzeldir” filmleri hayatımda iz bırakmıştır. Müzikte de klasik caz dinlemeyi severim, Sting ve Leman Sam’ ı çok beğenirim.”
Yazar: Esra Öz

6 Kasım 2013 Çarşamba

ömrün son demi Deli



SÖZÜM TUTMUYOR

Sevda kervanının gamlı yükünü
Çekerek yoruldum dizim tutmuyor
Uzak eyler oldu bana yakını
Deli gönül artık sözüm tutmuyor

Daldan dala kondu yordu bedeni
Arattırdı bana gelen gideni
Çığırından çıktı ömrün son demi
Deli gönül artık sözüm tutmuyor

Yeter ettiklerin uslan diyorum
Dur gitme ardına yaslan diyorum
Bulduğunla şükret beslen diyorum
Deli gönül artık sözüm tutmuyor

Yaşına bakmıyor şahlanır gezer
İki gram aklı üç günde yozar
Kurduğum düzeni beğenmez bozar
Deli gönül artık sözüm tutmuyor

Her olur olmaza kul eder beni
Ciğer parem yakar kül eder beni
Candan sevdiğimle el eder beni
Deli gönül artık sözüm tutmuyor

Latif senin halin düzelir sanma
Deli akıllanır, duyda inanma
Çözülmüyor denklem, sonum muamma
Deli gönül artık sözüm tutmuyor

13 EKİM SAAT:11.00
Yazar: Hıfzı Özbekmez

dersimin olduğu ve



ÖĞRENCİ OLMAK !!!

Öğrenci olmak…

Öğrenci olmak ne baba olmaya benzer, ne de ana olmaya.Öğrenci olmak farklı bir şeydir.Şimdi siz kalkıp bir anaya, “ Yarın kıyamet kopacakmış” derseniz kadın paniğe kapılır ama bir öğrenciye aynı şeyi söylerseniz, okul tatil olacak diye sevinip oynamaya başlar.

Tuhaf bir şeydir öğrenci olmak. Her türlü bela ile eğlenebilmek yalnız öğrenciye özgü bir ayrıcalıktır. “ Yine çakmışız “ deyip gülebilmek, sorumsuzluğun dayanılmaz çekiciliğinden gelecek kaygılarına kadar yayılan geniş bir alanda yelken açan düşünceler arasında dolaşmak, hep öğrenciliğe özgüdür.

Kimse arkadaşlarına öğrenciler kadar inanmaz. Soruların nereden geleceğinden tutun da hangi filme gitmesi ve kime aşık olması gerektiğine kadar öğrenci sürekli arkadaşlarına danışır.Bir anlamda okul, arkadaşlardan öğrenilen yerdir. Bir problemin çözümünü arkadaşından öğrendiyse çoğu zaman o çözümün doğru olduğuna inanır.

Öğrenci olmak gerçekten tuhaftır. Bana sorarsanız, “öğrencilik geni” diye bir şey var ve bu gen ana babadan çocuğa geçiyor.Belki siz inanmayacaksınız ama ben gerçekten böyle bir şey olduğuna inanıyorum. Kimse öğretmese bile çocuklar anne ve babalarından her nasılsa aldıkları bu gen yardımıyla hemen öğrenciliği öğreniveriyorlar.

İşte bu tatsız korku meğer atalarımızın beyinlerinde öyle bir yer etmiş ki, bizim de ikide bir gördüğümüz boşluğa düşme rüyası, o günlerden bugünlere kadar sürmüş.Öğrencilik galiba böyle bir şey. Genlerle aktarılıyor. Bu rüya meselesi de öğrenciler için çok önemlidir.

Geçenlerde hayattan emekli olabilecek bir yaşa gelmiş bir tanıdığım bana, “ Yahu okul biteli neredeyse yüzyıl oldu. Ben hala diplomanın bana yanlışlıkla verildiği, alttan hala iki dersimin olduğu ve bu dersleri vermezsem işimin zor olduğunu anlatan kabuslar görüyorum” diyordu.

Biz her ne kadar öğrencilik bir geçiş dönemidir desek bile, demek ki kalıcı etkileri olan bir geçiş dönemi bu. Yoksa öbür dünya hazırlıklarına girişecek yaşa gelmiş kişilerde neden hala “ okulun bitmediği, alttan bilmem kaç dersin olduğu “ kabusları yaşansın….

Öğrenci olmak büyük ölçüde not tutan olmaya dönüşmüştür ülkemizde. Öğretmen olmak ise, not tutturan ile eş anlamlıdır.
Öğrenci olmak tuhaftır.

Prof.Dr.Necmi GÜRSAKAL



Öncelikle webmaster olmak ile web sitesi yapabilmek/kurabilmek kavramlarının aynı anlamları taşımadığını bilmemiz gerekir. Bugün çok acemi bir kişi bile basit yöntemler ile web sitesi açabilmektedir.
Peki, Webmaster kimdir?

webmasterWebmaster, web alanında uzman kişilere verilen bir unvandır. Tabi bu unvanlarında alt unvanları vardır; Web yazılımcı, web tasarımcı gibi. Uzman bir web yazılımcısı, tasarım yapamasa da bir tasarımın nasıl olması gerektiğini, ne gibi özellikler taşıması gerektiğini bilir. Çünkü bu sektöre yıllarını vermiştir ve bu bilgi birikimini kazanmıştır. Bu durum web tasarımcısı içinde aynı şekildedir. Böyle bir tanım şu soruyu akla getiriyor; Peki Tasarım ve Yazılım bilgisi olmayan fakat her şeyin nasıl olması gerektiğini bilen biri de Webmaster unvanına sahip mi oluyor? Eğer ki, hem projeyi hem projede çalışan kişileri yönetecek ve yönlendirecek bilgi ve birikime sahip ise o kişide Webmaster oluyor. Tabi bu benim şahsi görüş ve tanımım. Bir tanımda şahsi görüş olur mu? Evet, Webmaster kelimesi ile ilgili birçok tanımla karşılaşabilirsiniz. Buda benim kendime göre tanımımdır.
Peki ya Nasıl Webmaster Olurum?

Webmaster olmak çok kolay olmadığı gibi çok zor bir meslekte değildir. Her işte olduğu gibi bu işte de sabır ve azim gereklidir. Her şeyden önce, bu kararı aldığınız andan itibaren web sitelerine karşı bakış açınız tamamen değişmelidir. Çünkü siz artık bir kullanıcı değil bir üreticisiniz. Gördükleriniz aynı olacak belki ama anladıklarınız farklı olacak. Neyin nasıl olduğu ve başarılı sitelerde ne gibi farklılıkların olduğunu gözlemlemelisiniz. Daha sonra blog oluşturma, web sitesi oluşturma ve yönetim araçları gibi kullanımı basite indirgenmiş yazılımları kullanarak inceleyin. Bir şeyi yapmadan önce onun ve benzerlerinin nasıl işlediğini anlamak başarı açısından çok önemlidir.

Hayalden Çizime, Çizimden Uygulamaya..

Profesyonel bir web projesinin teknik olarak ilk basamağı photoshopdur. Burada öncelikle hayal edilen veya kağıt üzerinde tasarlanan ara yüz çizilerek ne istendiği gözle görülür bir hal alır. Daha sonra bu işin HTML ve CSS kodlanması vardır. Çizim uygun şekilde kesilerek ara yüz kodlaması yapılır. Daha sonra varsa javascript etkileşimleri uygulanır. Ve yazılım aşamasına geçilir. Yazılım aşamasında, veritabanı(MySQL gibi.) ve sunucu tabanlı kodlamalar(PHP gibi.) yapılır.

Bunlar profesyonel bir projede uygulanması gereken adımlardır. Peki ya ben size ne anlatmak istedim? Ben size işleme adımlarını gösteriyorum ki, öğrenmeniz gereken adımları bilin. Teknik olarak öğrenmekten veya nereden öğreneceğinizden bahsetmiyorum. Size lazım olan; bir yol haritası ve can dostunuz Google. Ben size haritanızı göstermeye çalışıyorum. Gerisi sizin sabır ve azminize bağlıdır. Belki, kurs veya özel ders ile öğrenmeyi düşünebilirsiniz. Bu durum tabi ki öğrenmeyi hızlandırabilir(Kişi veya kuruma göre değişir.). Ama bunu asla bir mecburiyet olarak görmeyin. Yapmaya karar verin ve sabırla o kararınızdan dönmeyin. Bu arada çok önemli bir nokta olan SEO(Arama Motoru Optimizasyonu) konusundaki gelişmeleri takip etmeyi unutmayın.
Mesleğinize Saygı Duyun!

Aslında size asıl söylemem gereken; Mesleğinize saygılı olmanız ve mesleğinizin ehli olmaya çalışmanızın gerektiğidir. Tabii ki herkesin mesleğine saygı duymalısınız fakat kendi mesleğine saygı duymayan bir insan ne kendine ne başkalarına saygı duyar. Ne mi demek istiyorum? Hazır script ve templateler ile insanları kandırmayın demek istiyorum. 2000 TL'ye yapılması gereken ve o kadar profesyonellik isteyen bir işi 200 TL'ye amatörce yaparak kendi mesleğinizi küçültmeyin demek istiyorum. Bu mesleği öldürmek için mi yüceltmek için mi çalışıyorsunuz?. Önce bu sorunun cevabını kendinize vermeniz gerekiyor. Saygı unsuru içermeyen bu gibi mesleki durumlar insanda hem kişiliği hem gelişimi hem de sektörü olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durum her meslek grubu için aynıdır. Bizim ülkemizde para kazanılan bir iş görüldüğünde, o işten para kazanılmayacak hale gelene kadar herkes o işi yapmaya ve haksız rekabet oluşturmaya çalışıyor. Ben yine de büyük bir ümitle ülkemi web dünyasının zirvesinde görmeyi ümit ediyorum.

23 Ekim 2013 Çarşamba

Gözde İlahi Sitesi



İlahiler manevi yönden kendimizi iyi hissetmemizi ve hayata daha pozitif bakabilmeyi kolaylaştıran müzikli ve sözlü sanat eserleridir. Bu ilahilerde genellikle Allah sevgisi, ona iman ve onu yüceltme sözleri yer alır. Bu tür ilahileri söyleyen kişilerin de genellikle seslerinin güzel olmasına dikkat edilir.

Bir diğer ilahi türü de en başta sevgili peygamberimiz Hz. Muhammet(s.a.v)’in ve diğer peygamberleri konu alan ve onlara sevgi ve imanı dile getiren ilahilerdir. Bu tür ilahiler insanda dinledikçe güzel duygular ve pozitif düşünceler uyandırmaktadır. İlahilerin geneli insanı dinlendiren ve iç huzuru sağlayan melodilerden oluşmaktadır. İlahilerin fazla abartı ve gürültücü olmayan türleri tercih edilir ve sevilir. İlahiler genellikle mevlütlerde, sünnet törenlerinde ve diğer dini olaylarda söylenebilir. Aynı zamanda evinizde otururken ya da arabada bir yerden başka bir yere ziyaret ederken ya da işe giderken ilahi dinleyebilirsiniz. İlahi dinleyebilmek için ilahidinle-tr.com  sitesine girerek buradan binlerce ilahi arasından ister alfabatik sıraya göre ilahi dinleyebilirsiniz, isterseniz de aklınıza gelen ve çok sevdiğiniz ilahileri arama bölümünden arattırarak dinleyebilirsiniz. Tamamen ücretsiz ve bütün müslümanların kullanması için sunulmuş bu güzel sitede güzel vakit geçireceğinizden eminiz.

Artık ilahi aramaya son. Bu son derece basit ve kullanışlı sitede bulunan ilahiler sayesinde imanınız kuvvetlenecek, Allah’ı ve peygamberleri sürekli andığınız ve hatırladığınız için de ahiret gününde sizlerden şefaatçi olacaklardır. Böylesi güzel bir müjdeye sadece ilahi dinleyerek varılamaz tabiki. Sizler önce üzerinize düşen dini yükümlülükleri (farzları) yerine getireceksiniz daha sonra da ilahileri ve mesnevi hikayelerini okuyarak imanınızı güçlendireceksiniz. Böylesine güzel bir sitenin sizlere uzun sure aynı kalitede hatta kendini daha da büyüterek ve güçlendirerek hizmet etmesine ufak bir katkıda bulunmak isterseniz eğer sitemizdeki destek ol linkine bir göz atmanız bizi çok memnun edecektir ( ilahidinle-tr )

2 Ekim 2013 Çarşamba

İndirim Kupon Kodları



Günümüzde internet aleminin çok büyük ilerlemeler kat etmesi sonucunda irili ufaklı pek çok firmalar artık bu ortamda yer alarak ticaret yapmaya başlamış bulunmaktadır. Özellikle yoğun ve stresli geçen gündelik hayatta pek çok kimse artık alış veriş için uzun vakit ayıramıyor. Ya da internet üzerinden online alış veriş yapmanın avantajlarından faydalanmak istiyor. İndirim kuponu, kampanya kodu, promosyon kodu, hediye çeki gibi indirimler sağlayan kampanyalar ile avantajlı alış veriş yapmak mümkündür. Firmaların müşterilerine sundukları avantajlı indirimlerden yararlanmak isteyenler indirim kuponu kodu ile uygun fiyatlardan alış veriş yapabilmektedir. Pek çok alış veriş sitesi indirim kuponu dağıtarak müşterilerine hizmet sunmaktadır. Sanal alemde yer alan bu avantajlı alış verişten faydalanmak isteyenlerin harıl harıl indirim kuponu kodu aradığı bilinmektedir. http://www.onlineindirimkuponu.com olarak A’dan Z’ye tüm alış veriş sitelerinin indirim kuponunu sitemize ekledik. Sitemizde yer alan indirim kuponu kodları ile siz değerli ziyaretçilerimiz dilediğiniz sitede avantajlı fiyatlardan alış veriş yapmanın zevkini ve neşesini yaşayabileceksiniz. Sitemizde yer alan indirim kodlarını yöneticilerimizin yanı sıra dileyen herkes ekleyerek paylaşımda bulunabilir. Bu kuponların bir kısmını siz değerli ziyaretçilerimiz eklerken büyük bir kısmını da online alış veriş sitelerinin sahipleri ekleyerek hizmetinize sunmaktadır. Ülkemizdeki en popüler ve en avantajlı alış veriş sitelerinden faydalanmak için sitemize gelmeniz yeterli olmaktadır. Her vakit en uygun ve en avantajlı indirimleri sizler için sitemiz üzerinde yayınlamaya devam edeceğiz.

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Atatürk ün Hayatı



ATATÜRK'ÜN HAYATI

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
Çukurova, Gaziantep, Kahramanmaraş Şanlıurfa savunmaları (1919- 1921)
I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu.
Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihandabarış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı.

Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:
1. Siyasal Devrimler:
Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
2. Toplumsal Devrimler
Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
3. Hukuk Devrimi :
Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
Güzel sanatlarda yenilikler
5. Ekonomi Alanında Devrimler:
Aşârın kaldırılması
Çiftçinin özendirilmesi
Örnek çiftliklerin kurulması
Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.
Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.Fransızca ve Almanca biliyordu.

ATATÜRK'ÜN SON YILLARI VE ÖLÜMÜ

Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu.
Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı.
29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir.
Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı.
Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu.
Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit'e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi.
Atatürk'ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.

10 Ağustos 2013 Cumartesi

Kötü Dünya Sendromu



Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tarhan: ”Kötü dünya sendromu, empati yoksunluğunun en önemli sonuçlarından biridir”

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tarhan, yaptığı yazılı açıklamada, her an bir şiddete kurban gitme korkusu, korku filmlerinde yaşananların kişinin başına gelme ihtimali, nükleer veya biyolojik savaşın çıkabilmesi, bir virüsün bütün insanlığa bulaşması, Hollywood filmlerinde olangenetik sapma sonucu ortaya çıkan garip bir yaratığın insanlığı yok etmesi gibi ihtimallerin, insanları günden güne karamsarlığa sürüklediğini belirtti.

İnsanların dünyayı tehdit edici bir yer olarak görmeye başladıklarını ve yaşama küstüklerini ifade eden Tarhan, şunları kaydetti: ”Bu durum dünyanın (kötü dünya sendromuna mı sürükleniyor) sorusunu akıllara getiriyor. Kötü dünya sendromuna dünyadaki güven ortamının azalması ve dünyanın daha tehdit edici bir yer haline gelmesi neden olur. Bu durum, toplum ve birey psikolojisinde olumsuz sonuçlara yol açıyor. Kötü dünya sendromu empati yoksunluğunun en önemli sonuçlarından biridir. Toplumsal duyguların hasar görmesiyle bu sendrom ortaya çıkıyor. Kötü dünya sendromu, dünyanın eskiye kıyasla daha tehdit edici bir yer olduğu algısını tanımlamak için kullanılmaktadır. Dünyanın kötüye gittiğini düşünenlerde üç türlü tepki göze çarpar; şiddeti örnek alıp, şiddet davranışını arttırmak, şiddete karşı duyarsızlaşmak ve korkuya kapılıp, kendilerini şiddet kurbanı gibi algılayarak, kaçınma davranışı geliştirmek. Bu 3 tepki türünün de sağlıklı olduğunu söylemek güçtür.”

Kötü dünya sendromunun toplumun psikolojisine etkisi
Prof. Dr. Tarhan açıklamasında, kötü dünya sendromunun toplumun psikolojisini direkt etkilediğine işaret ederek, sebep ve belirtilerini şu şekilde sıraladı: ”Birinci sebep, insanlık içindeki şiddetin ve cinayetlerin artmasıdır. Okullarda çocuklar arasında, toplumda şiddet artmaktadır. Okullara silah götürme, anneyi babayı öldürme gibi cinayet olayları eskiye göre toplumda hızla yaygınlaştı. Örneğin ABD’de aile içi şiddet olaylarında ciddi bir artış görülmekte ve acil servislere başvuranların neredeyse yüzde 20’si aile içi şiddet sonucu geldiğini belirtmektedir. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet eğiliminde ve çocuklarda cinsel istismarda ciddi artış görülmektedir. İnsanların da güvenlik yatırımlarına eğilimleri fazlalaştı. Silah ve alarm satışları her geçen gün artmaktadır. Bütün bu olaylar güvenliğin zayıfladığını ve kötü dünya içinde bulunduğumuzu ortaya çıkarmaktadır.”

Prof. Dr. Tarhan, medyanın, saldırı görüntülerini devamlı vermesinin sebebinin ise bütünAmerika’da ve dünyadaki insanların o olayı yaşamış gibi algılaması olduğunu belirterek, şöyle devam etti: ”Küçük bir azınlığın yaşadığı olay böylece bütün dünyada insanların kendilerinin de böyle bir şiddete mağdur ve kurban olabilecekleri duygusunu geliştirdi. Korku ve huzursuzluk giderek arttı, bunun sonucunda kaçınma davranışları ortaya çıktı. Dünya büyük ve kötü bir yer olarak görülmeye başlandı. Gerçek ve fantezi ayırt edilemez hale geldi. Meydana gelen herhangi bir tehlike, insanlarda her gün olacak duygusu yaşatmaya başladı. Bu duygu politik olarak da sürekli beslenmektedir. Şiddet görüntülerini yoğun düzeyde izleyenlerin bir grubunda, dünyayı korku dolu, acımasız, gelecekle ilgili kötü ve tehlikeli bir yer olarak görme şeklinde bir tepki ortaya çıktı. Diğer bir grupta ise tam tersine agresif davranışlar haline dönüştü. Radikallik geni olan bu insanlar, böyle korku zamanlarında daha çok saldırganlaşırlar, daha agresif olurlar ve şiddete karşı şiddetle karşılık verirler. Şiddet davranışlarının sonuçlarına karşı şiddeti yöntem olarak benimserler. Ortadoğu insanında bu kültür vardır. Bu coğrafyanın insanında şiddet davranışı karşısında agresif olma, karşı şiddete yönelme gibi radikallik eğilimleri ortaya çıktığı için şiddeti yöntem olarak seçme görülmektedir.”

Kaynak: milliyet.com.tr

Wordpress



Son yıllarda teknoloji dünyasında çok büyük ilerlemeler yaşanmaktadır. Bu ilerlemelerin başında şüphesiz internet gelmektedir. Özellikle internet imkanlarının ucuzlaması ve hemen her evde yer almaya başlamasıyla birlikte internette geçirilen zaman da hızla arttı. Artık hemen her işimiz için interneti tercih etmeye başladık. Hal böyle olunca web sitesi sayısında da büyük bir artış yaşandı. Özellikle kullanım ve yönetimi son derece kolay olan wordpress tabanlı sitelerde büyük bir artış yaşandı. İnternet ve web siteleri hakkında pek fazla bilgi gerektirmemesi ve son derece kullanışlı olması wordpress sitelerine olan ilgiyi artırdı. Söz konusu bu durumda biz de wordpress hakkında yazılar hazırlayarak www.hayalcin.com internet sitemizde wordpress kategorisinde paylaşmaya başladık. Kullanımı ve yönetimi son derece basit olan wordpress için en önemli 2 husus bulunmaktadır. Bunlardan birsi site için kullanılacak temadır. Bir diğeri ise sitede kullanılacak olan eklentilerdir. Wordpress tema ve wordpress eklenti ikilisi ile sitelerinizi çok kolay bir şekilde yönetebilirsiniz. Bu konu hakkında her türlü bilgi paylaşımını sitemizde yer alan wordpress kategorisinde paylaşıyoruz. En son çıkan temalar ve eklentiler, en faydalı ve en kullanışlı temalar ve eklentiler hakkında her türlü en güncel bilgiyi sitemizde bulabilirsiniz. Wordpress tabanlı bir web sitesi sahibi olan herkese mutlaka tavsiye ederiz. Üstelik ilgili yazılar hakkında her türlü soru ve görüşlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz. Çok kısa bir süre içerisinde size gerekli olan bilgiler verilmek üzere iletişim kurulacaktır.

Wordpress http://hayalcin.com/category/wordpress

6 Ağustos 2013 Salı

Bizim Çiftçi Oyunu



Bizim Çiftçi Açıklaması:

En iyi çiftçi kimmiş görelim. Oyunumuzda yaşlı yaz tatilinde yaşlı çiftlik sahibi dedemize yardım ederek güzel bir çiftlikte birbirinden güzel ürünler yetiştirip güzel mahsuller elde edeceğiz.Unutmayın dedeniz yıllardır bu işleri yapan uzman bir çiftçi dedenizin söyledikleriniz harfiyen uygularsanız sizde uzman bir çiftçi olma yolunda ilerler ve güze çiftlik ürünleri yetiştirebilirsiniz. Dedenizin sözünden çıkmamanız dileğiyle. İyi eğlenceler.

Kaynak: http://www.oyunhugo.com/bizim-ciftci.html

Çifçi Aile Oyunu



Çifçi Aile Açıklaması:

Hepinizin memnun kalacağı enfes bir çiftlik oyunu ile karşınızdayız.Oyunu 2 defa Play'e tıklayıp oyunda yer almak istediğiniz karakteri seçip oyunu başlatabilirsiniz. Oyunumuzda seçtiğiniz karakterin görevlerini yerine getirerek hasat zamanı için yeterli ürünler elde etmeye çalışıyoruz.Ben ekim biçim işlerini yapan çiftçi baba karakterini seçtiğim için onun görevlerini anlatacağım.Çiftçi baba ile tarlamıza önce tohum ekiyoruz tarlada her an bir yerden traktör çıkabilir onu alıp ekme işlemine hızlıca devam ediyoruz.ekim bitikten sonra o leveli başarı ile tamamlamış oluyorsunuz. Ardından yeni levellerde yeni ürünler ekip hasat ediyorsunuz bu ekim biçim sırasında tarlanızda yer alan yaratıklara yakalanmamaya dikkat ediniz.Eğer yakalanırsanız oyun yaratıklar size zarar verir ve oyun sona erer. İyi eğlenceler.

Oyunun Adresi: http://www.oyunhugo.com/cifci-aile.html

Çiftçi Ahmet Amca Oyunu



Çiftçi Ahmet Amca Açıklaması:

Çiftçi Ahmet amca oyunumuzda çiftliğinden kaçan domuzları birer birer yakalayıp çiftliğine götürmektedir. E ne de olsa çiftlikten kaçan domuzlar bir ilkte olsa özgürlüğün tadını gördüler bu özgürlüklerine devam etmek istemektedirler ve Ahmet amcayı bir hayli yormaktadırlar. Ahmet Amcamıza yardımcı olarak belirtilen süre içerisinde domuzları yakalamalısınız. İyi eğlenceler.

Kaynak: http://www.oyunhugo.com/ciftci-ahmet-amca.html

Ac Barbie Oyunu



Ac Barbie Açıklaması:

Oyunumuzda karnı kurt gibi acıkmış olan kızımız güzel Barbie'ye havada uçuşan kek,meyve,meyve suyu,ayran v.b. yiyecek ve içecekleri toplayarak karınını doyurmasına yardımcı olmalısınız. Minik ve sevimli kızımız Barbie'yi boşluk tuşuna bir süre basıp elinizi birden çekerek hoplatıp havada uçan yiyecekleri toplayabilir ve yön tuşları ile kaykayını hareket ettirerek konumunu belirleyebilirsiniz. Topladığınız her yiyecek için puan kazanacaksınız,süre kısıtlı acele edin. OyunHugo.com iyi eğlenceler diler.

Oyunun Adresi: http://www.oyunhugo.com/ac-barbie.html

Becerikli Çiftçi Oyunu



Becerikli Çiftçi Açıklaması:

Becerikli çiftçi oyunumuz sandığınızın aksine direk ekip biçim yapabileceğiniz hayvan otlatacağınız bir çiftlik oyunu değil;ama yakında o tarzda oyunlar ekleyeceğiz sizlerin beğenisi ve isteği doğrultusunda. Bu oyumuz da oyunun başlangıç resminde yer alan kareyi hatırlayarak ve tam bir resim karesi oluşturacak şekilde puzzle parçalarını uygunca yerleştiriyoruz. Eğer parçaları başarılı bir şekilde yerleştirebilirseniz karşınıza doğal bir çiftlik resmi çıkıyor.İyi eğlenceler.

Oyunun Adresi: http://www.oyunhugo.com/becerikli-ciftci.html

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Topçu Kafalar Açıklaması:



Topçu Kafalar Açıklaması:
Diğer normal futbol oyunlarına nazara farklı bir tarzda futbol oyunun sizlere sunuyoruz.Bu oyunumuzda dier futbol oyunlarındaki gibi normal futbolcular yerine iki tane gövdesiz sadece kafası ve ayakları olan futbolcularımız var.Bu yüzden olsa gerek ki oyunumuzun ismi topçu kafalar. Oyunun başlangıcında istediğiniz bir takımı seçerek oyuna başlıyorsunuz. Oyunumuzda karşı takımın kalesine mevcut oyuncunuzu yön tuşları ile yönlendirip boşluk tuşuna basarak şutlar çekip gol atmalısınız.Top sizden arka kısıma düştüğünde genelde kalenize giriyor ve gol oluyor dikkatli olunuz. OyunHugo.com iyi eğlenceler diler.
Kaynak: http://www.oyunhugo.com/topcu-kafalar.html

Muhteşem Kaleci Oyunu



Muhteşem Kaleci Açıklaması:

Futbol oyunları son dönemlerde maç tutkusunun teknoloji ile birlikte artması ile oldukça popülerleşti.Bu oyunumuzda da maçın skorunu belirleyecek ve milyonların sahada ve ekranlarda canlı yayın ile izlemekte olduğu dev bir maçın penaltı vuruşunda maçın sonucunu atılan şutları tutup tutamayacağınız belirleyecek. Fareniz ile kalecinin ellerini topun geleceği konuma yönlendirmelisiniz. İyi eğlenceler.

Kaynak:http://www.oyunhugo.com/muhtesem-kaleci.html

Tenis Şampiyonası



Sırık Atmaca Açıklaması:

Ender ve güzel spor oyunlarından birisi olan sırık atmaca oyunumuzda boşluk tuşuna basarak sırığı atacak olan sporcunun ne kadar güç harcayarak atış yapacağını sonra tekrar basarak ne kadar hızlı koşacağını belirleyeceksiniz. Belirleyeceğiniz değerler ne kadar yüksek değerde ve orandıda olur ise o kadar başarılı atış yapacak ve seyircinin alkışlarla çığlıklarını işiteceksiniz. İyi eğlenceler.

Oyunun Adresi: http://www.oyunhugo.com/sirik-atmaca.html

Cristiano Ronaldo Show Oyunu



Cristiano Ronaldo Show Açıklaması:

Cristiano Ronaldo ile zevkli ve eğlenceli dakikalar geçireceğiniz güzel bir oyun. Start tuşuna ardından da Boşluk tuşuna basarak oyunu başlatıyoruz. Milyonların izlediği dev maçların olduğu sahada Ronaldo karşısında duran acemi futbolculara karşı gösteri yapıyor sizde klavyeniz ile Ronaldinyo'nun gösterisine eşlik edeceksiniz.Ronaldo'nun topunu rakiplerine kaptırmamaya dikkat ediniz bu konuda Ronaldio çok hassas ağlama krizine kadar giriyor.

Oyunun Adresi: http://www.oyunhugo.com/cristiano-ronaldo-show.html

2 Ağustos 2013 Cuma

Hugo Dağ Yolunda



Hugo Dağ Yolunda Açıklaması:

Küçüklüğümüzde mini mario gibi hepimizin sevimli kahramanı olan  hugo oyunlarının bir yenisi ile karşınızdayız. Dağa doğru uzanan taşlı yolda hugoya yön tuşları ile engelleri aşmasına ve karşısına çıkan sivri sineklerden,kedilerden köpeklerden zarar görmeden ilerlemesine yardımcı olmalısınız. Ayrıca yolunuz üzerindeki elmasları da toplayarak bonus puan kazabilirsiniz.Bakalım hugoyu yolun sonuna kadar getirebilecek misiniz? İyi eğlenceler.

http://www.oyunhugo.com/hugo-dag-yolunda.html

3D Canavar Kamyon Oyunu



3D Canavar Kamyon Açıklaması:

Canavar kamyon oyunumuzu oyun yüklendikte sonra,countıne butonu çıktığında boutona tıklayarak başlatabilirsiniz. Oyunumuzda  milyonların izlediği dev tekerlekli büyük kamyonların çekişmeli yarışı içerisindesiniz.Yavaş ama hararetli olan yarışımızda engellere takılmadan ve yol dışna çıkmadan ilerleyerek rakiplerinizi geçmek için elinizdenn geleni yapmalısınız. İyi eğlenceler.

Kaynak: http://www.oyunhugo.com/3d-canavar-kamyon.html

Süper Marioyu Koru Oyunu



Süper Marioyu Koru Açıklaması:

Süper Marioyu Koru oyunumuzda gökyüzünden olağanüstü aracı ile uçarak ve yeryüzüne ateş saçarak ilerleyen ejderhanın ateş parçalarına karşı kahramanımız Mario'yu çevresinde yer alan Fıçı ve Kasalardan düzgün bir korunaklı alan inşa ederek ejderha tarafıjndan yeryüzüne saçılan lavlardan koruyarak hayatta kalmasını sağlamalısınız. Tehlikeyi atlatan süper kahramanımız mario sizin başarınıza tehlikedenn kurtulma sevinci ile kahkahası ile eşlik edecek. İyi eğlenceler.

Oyunun Adresi: http://www.oyunhugo.com/super-marioyu-koru.html

Mario Altın Kamyonu



Mario Altın Kamyonu Açıklaması:

Küçüklüğümüzün vazgeçilmez oyunları olan mario oyunlarının flash versiyonlarını sizlere sunmaktan mutluluk duyarız. Sevimli kahramanımız Mario'nun mini kamyonu ile ilerleyerek dağa doğru uzanan yol üzerindeki altınları toplamasına yardımcı olmalısınız. Kamyonu devirmemeye dikkat ediniz. İyi eğlenceler.

Oyun adresi: http://www.oyunhugo.com/mario-altin-kamyonu.html

Süper Mario Savaş Açıklaması:



Süper Mario Savaş Açıklaması:
Büyük küçük hepimizin sevimli kahramanı olan Mario'nun farklı bir oyunu ile yine karşınızdayız. Süper Mario'nın omzunda yer alan bazukanın yönüne ve ateş etme anını belileyerek Mario'nın yaratıkları vurup yok etmesine yardımcı olmalısınız. Bölümlerden oluşan oyunumuz her bölüm sonrasında,bir üst bölüme geçtiğinizde daha karışık bir senaryo sizi bekliyor olacak.İyi eğlenceler.

Oyun Adresi: http://www.oyunhugo.com/super-mario-savas.html

Çılgın Baloncuklar



Çılgın Baloncular Açıklaması:

Oyunumuzda sol kısımda yer alan mekanizmadaki parçalardan istediğiniz bölgeyi seçerek balonu şişirmeye başlayabilirsiniz.Bir kere balon şişirdiğiniz alandan hemen sonra ikinci balonu şişirip salamıyorsunuz yer değiştirmeniz gerekiyor.Ayrıca yukarıda sıralanan balonları da aynı renkte eşlecek şekilde olanları seçerek patlamalarını sağlayarak duvarın üzerinize gelmesine engel olup rakibinizi geçmelisiniz.İyi eğlenceler.

Oyun adresi: http://www.oyunhugo.com/cilgin-baloncular.html

Süslü Piknik Oyunu



Süslü Piknik Açıklaması:
Süslü piknik oyununda pikniğe gidecek olan güzel kızımızı en güzel şekilde giydirmeli ve onu pikniğe yollamalıyız. Solda bulunan kızımıza ne giydirmek istiyorsak tıklıyoruz ve sağda çıkan bölümden beğendiğiniz kıyafeti seçin ve kızımıza giydirin. Tüm kıyafetlerini özenle seçip giydirdikten sonra artık kızımız pikniğe gitmeye hazır ! Sizde kızımızı güzelce giydirip pikniğe yollamak istemez misiniz ? O zaman hemen başlayın ! Oyunhugo.com iyi eğlenceler diler.

Oyunun Adresi: http://www.oyunhugo.com/suslu-piknik.html

Cadı Modası Oyunu




Cadı Modası Açıklaması:
Cadı modasının tadına bakmaya ne dersin ? Kıyafetler tam bir cadıya göre düzenlenmiş bu güzel oyunu mouse(fare) ile oynayabilirsiniz. Sol taraftan cadımızın değiştirmek istediğiniz yerinin üstüne gelin ve her tıklayışta farklı bir stil ortaya çıksın. Beğendiğiniz kıyafetleri cadımıza giydirerek bu güzel oyunda en yüksek skoru yapmaya çalışın. Oyunhugo.com iyi eğlenceler diler.

Oyunu Oyna: http://www.oyunhugo.com/cadi-modasi.html


Doodle Otopark Oyunu



Doodle Otopark Açıklaması:
Doodle Otopark oyunumuzda oyunun başlangıcında gösterilen kağıdı anımsatan bir diğer köşedeki par alanına,aracınızı ışıklar yeşil yandıktan sonra hareket ettirip park etmelisiniz.Yalnız park yerine ulaşırken aracınızı çevresindeki kutulara çarpmadan ilerletmelisiniz ve park yerine tam uygun bir şekilde park etmelisiniz. İyi eğlenceler.

Oyunun Adresi: http://www.oyunhugo.com/doodle-otopark.html

Futbol Zinciri Oyunu



Futbol Zinciri Açıklaması:
İlginçbir futbol zinciri oyunu ile karşınızdayız. Oynumuzda sahada adeta uçuşurcasına gezinen topların üzerine fareniz ile elinideki topu hareket ettirerek üzerine tıklayıp yakalamalı ve fırlatmalısınız.Kısa zamanda ne kadar çok top yakalayıp karşı kaleye gol olacak şekilde fırlatabiliyorusnuz bakalım
.İyi eğlenceler.

Oyun Adresi: http://www.oyunhugo.com/futbol-zinciri.html

Ateş Çocuk Ve Su Kız Oyunu



Ateş Çocuk Ve Su Kız Oyunu Açıklaması:
Dünyaca ünlü olan Ateş ve Su ikilisinin bu oyununda Ateş ve Su tapınakta kilitli kalırlar. Adeta hapsolmuş durumda olan Ateş ve Su'yu tapınağın bölümlerinin sonlarında yer alan kapılara ulaştırarak kurarmalısınız. İlerlerken dikkat etmeniz gerekenleri Ateş'i su kuyularından Su'yu ise ateş kuyularından uzak tutmalısınız.
İyi eğlenceler.

Oyun Adresi: http://www.oyunhugo.com/ates-cocuk-ve-su-kiz-oyunu.html

Balon Boyama Oyunu



Balon Boyama Açıklaması:
Aşağıdan bir kuş gibi yükselerek sessizce gelen balonları sol aşağı köşede yer alan renklerden dilediğimizi seçerek balonları boyuyoruz. Akıllı çocukların akıllı sitesi OyunHugo.com iyi eğlenceler diler.

Oyunun Adresi: http://www.oyunhugo.com/balon-boyama.html

Lezzetli Rissotto Oyunu



Lezzetli Rissotto Açıklaması:
Lezzetli Rissottolar yapmaya hazır mısın ? Oyunda verilen nesneleri kullan ve rissotto yapmaya başla. Bıçağınla güzel soğanları kes ve onları doğradıktan sonra yapacağımız rissottonun içine at. Tüm malzemeleri gösterilen şekilde kes ve rissotto'yu hazırla. Oyunhugo.com iyi eğlenceler diler .

Oyunun Oynama Adresi: http://www.oyunhugo.com/lezzetli-rissotto.html

Turuncu Top Turuncu Top



2 Kişilik Oyunlar > Turuncu Top Turuncu Top
Beğenilme : 0
Kategori : 2 Kişilik Oyunlar
Oyun Hiti : 42 defa oynandı
Oyun Etiketleri :
Hangi tuşlar ile oynanıyor :


Favorilerime ekle
Sayfama Ekle
Turuncu Top Açıklaması:
Turuncu Top oyununuz ücretsiz olarak sitemizden oynayabilir ve oyun hakkında yorumlar yapabilirsiniz.


Oyunun Adresi: http://www.oyunhugo.com/turuncu-top.html

Canavar Kamyon Sürücü Açıklaması:



Canavar Kamyon Sürücü Açıklaması:
Dağ aracı tutkunları için müthiş bir dağ aracı oyununu sizlere sunuyoruz. Güçlü dağ aracımızı yön tuşları ile hareket ettirerek önüne çıkan dağ,taş,odun,kütük ve benzeri engelleri aşarak ilerlemelisiniz. Ne kadar hızlı ilerleyebilir iseniz o kadar çok puan kazanırsınız. Yalnız engeller çok çetin olduğu için aracınız her an takla atabilir dikkatli olun. İyi eğlenceler.

Kaynak: http://www.oyunhugo.com/canavar-kamyon-surucu.html

Küçük Adamların Savaşı




Küçük Adamların Savaşı Açıklaması:
Küçük adamların savaşı oyunumuzu oyuncu isminizi sağ taraftaki kutucuğa yazıp ve dilerseniz oyuncunuzu kostumüze ettikten sonra ana menüde yer alan sol kısımndaki kategorileri seçerek başlatabilirsiniz.Küçük adamız seçtiğiniz silah ile oyuna başlar başlamaz karşısına direk düşmanlar çıokıyor bu yüzden çok dikkatli ve hızlı olmalısınız. İyi eğlenceler.

Oyun: http://www.oyunhugo.com/kucuk-adamlarin-savasi.html

27 Haziran 2013 Perşembe

İki Kişilik Oyunlar



İki kişilik oyunlar genelde tek kişilik oyunlara göre her zaman için daha eğlencelidir ve kimi zaman ise kavgaya bile sebep olur ama dolu dolu oynanabilen zaman zaman bir yanından da oyun ortağı ile oluşan atışmalar ile gerçeğinin yaşandığı oyunlardır. Bu tür oyunlarda atışma örneği ile başladığıma bakmayın,aslında iki kişilik oyunlar tek kişilik oyunlara nazaran bilgisayar başında ki çocuklarda sosyalleşme ve insanlardan kopma riskini ortadan kaldırır.Yanında ki veya çevirimiçi olarak oynamakta olduğu oyun ortağı ile kardeşlik bağı gibi insanı ilişkiler kurar ve bu faktör ile çocukların sosyalleşmesinde önemli bir yardımcı etkendir.
İnsanlık tarihine tek kişilik ve iki kişilik oyunların aksine geniş bir açıdan bakarsak eskiden teknoloji bu kadar gelişmiş olmadığı için ne PS'ler,ne atariler ne de Bilgisayarlar vardır kısacası elektronik istediğin zaman oyun oynayabileceğin bir imkan yoktur hatta tek başına oyun oynaman imkansıza yakındı bu nedenle eskiden çocuklar hep bir araya gelip oyun oynarlardı,iki kişi 3 kişi ile yetinmeyip hepsi 10-20 kişi birleşir mahalle aralarında oyun oynarlardı ve eski çocuklar daha mutlu daha parlak zekalı,kalıplara sığdırılmamış,robotlaştırılmamış insanlardı.Günümüzde ise insanlar teknolojinin gelişmesi ve yavaş yavaşta olsa kapitalizmin tüm dünya da etkisini göstermeye başlaması ile ve insanlara anlamsız bir boş çalışma hırsı kaptırıldı gitti.İnsanlar teknolojinin ve kendilerini esir alan aşırı tembellik ve aşırı anlamsız çalışma hırsı ile kendilerini hem hayattan hemde diğer insanlardan tamamı ile soyutladılar.Günümüzde gördüğünüz hale geldiler,eğlenceyi,oyunları olmazsa olmazları tek başları yaparak eğlenmeye çalışıyorlar halbu ki ,tek başlarına yaptıkları bir çok şey psikolojik sorunlarını artırıyor. İşte yukarıda örneklerini bir çok şekilde çok boyutlu olarak kanıtladığım gibi çift kişilik oyunlar tüm oyunlar arasında en değerli ve en önem verilmesi gereken oyunlardır.Bu takip ettiğim sitelerden birisi olan OyunMuz.com uzman ekibi ile bu noktaya önem vermekte ve   internet dünyasında çıkan tüm çift kişilik flash oyunları gerekli incelemeler sonucu bünyesine katmaktadır. Oyunmuz.com'da bulunan başlıca flash oyunlar arasında özellikle çocukların çok sevdiği ateş ve su oyunu yer almaktadır. Oyunmuz.com 'da iki kişilik oyunlar yoğunlukta olmak üzere az da olsa tek kişilik olan diğer kategorilerde oyunlarda bulunmaktadır.Eğer iki kişilik flash oyun  arıyorsanız sizi dostluğu,kardeşliği ve sevgiyi aşılan iki kişilik  kategorisinde en kral oyunların  yer aldığı  oyunmuz.com sitesini tavsiye ederim.

Birleştirme Oyunları



Birleştirme kategorisi isminde flash oyun sitelerinde bulunan oyunlar zeka gelişimi için oluşturulmuş ve çocukların zeka gelişimine katkıda bulunmak  amacıyla üretilmekte ve yayınlanmaktadır. Birleştirme oyunları zeka gelişimi yanı sıra oynayan kişilerin vakit geçirmesi,stres atması,eğlenmesi içinde bire birdir ayrıca. Birleştirme oyunlarının detayına girmek gerekirse,başlıca kutuları üst üste ve uygun bir şekilde hızlı düşünerek birleştirme oyunları başlıcalarıdır ve geneli ilkokul çocuklarına hitap etmektedir;lakin yetişkin kişilere de hitap eden birleştirme oyunlarda bulunmaktadır.

Başlıca kaliteli flash oyun siteleri arasında yer alan oyunmuz.com sitesi çocukların gelişimine büyük önem verdiği için bu kategoriye uzman oyun inceleme ekibi tarafından kaliteli olumsuz yanı olmayan oyunlar eklenmektedir. Türkiye'nin en kaliteli flahs oyun sitesi oyunmuz.com'da bulunan başlıca birleştirme oyunları Gizemli Deniz,Renkli Tuğlalar,Linkz Toplari,Canavari Uyandır,Atlantise Yolculuk v eDijital birleştirme oyunlarıdır.Eğer sizde zekanızı geliştirmek istiyorsanız ve/veya ebebeyn olarak çocuklarınızın zeka gelişimine katkıda bulunmak istiyorsanız oyunmuz.com'da oyun oynamalarına güvenle izin verebilirsiniz;çünkü oyunmuz.com çocuklar için her şeyi düşünen seçkin bir flash oyun sitesidir.

Eğlence Demek OyunMuz demek,siz de eğlenmek istiyorsanız OyunMuz.com'a uğrayabilirsiniz.

Giydirme Oyunları



Hepimizin dünyasında bir zamanlar için oyunlar vazgeçilmez değerlerimiz arasında idi, özellikle çocukluk dönemimizde yani gelişimin en hızlı olduğu evremizde yaşantımızda ki en çok değer verdiğimiz değerlerden birisi hem vakit geçirmemizi hem de eğlenmemizi sağladığı için günümüz insanında da belirli dönemlerinde oyunlar değer konumunu korumaktadır. Oyunlardan en çok tutulanlardan birisi ise flash oyunlardır. Bağımlılık yapmayışı, zevkli ve eğlenceli olup kolay bulunan istediğimiz zaman oynayabileceğimiz oyunlar arasında yer aldığı için en çok tutulan oyunlar arasında yer almaktadır özellikle küçük çocuklar arasında. Tabi flash oyunları sadece küçük çocuklar oynamaktadır ,yetişkin insanlardan  oyun severlerin bir kısmı da oynamaktadır.

Küçük çocuklardan kızları ele alırsan flash oyunlardan kızlar her oyunu oynamazlar. Özellikle kendilerine hitap eden oyunların yer aldığı oyun sitelerinde kendileri için genel hazırlanmış oyunları oynarlar. Nedir bu oyunlar diyecek olursanız başlıca, yemek oyunları, makyaj oyunları, hayvan oyunları, çizgi film oyunları ve giydirme oyunları kategorilerinde toplanmış olan oyunlar yer almaktadır. Bu oyun kategorilerinden giydirme oyunlarını ele alacak ve anlatacak olursak. Giydirme oyunları özellikle  küçük kız çocuklarının vazgeçemediği ve tutku ile oynadığı oyunlardır. Kızların doğasında güzel giyinmek, giydirmek ve makyaj yapmak gibi güzel ve şık görünme  arzuları yer aldığı için bu oyunlarla bu arzularını hem gidermiş olurlar hem de doğalarında olanları uygulamış olurlar bu sebepler kızlar için popülaritesi hiç sönmeyecek oyunlardandır diyebiliriz. Kız oyunlarını içeren siteleri ele almak gerekirse sadece kızlar yönelik yapılmış ve sadece kızların oyun oynayabileceği rengarenk flash oyun siteleri yanı sıra genel ama tüm kategorilerde oyunlar içeren flash oyun siteleri de yer almaktadır. Genel flash oyun siteleri arasında yer alan en kral flash oyun sitelerinden birisi olan oyunmuz.com ise kişi ayrımı yapmamak için belirli kategorilerde belirli kişilere yönelik olmayıp 7’den 70’e herkesin oyun oynayabileceği kaliteli bir çok kategoride  altında bir çok oyun içermektedir. Özellikle kızların vaz geçilmez oyunları arasında yer alan giydirme oyunları da oldukça bol sayıda ve çocukların gelişimini kesinlikle olumsuz etkisi olmayacak oyunlar yer almaktadır. Oyunmuz.com’da  yer alan başlıca giydirme oyunları ,Tavşan Giydirme ,Justin  Giydirme,Ayı Yogi giydirme, Kristen Stewart Giydirme oyunları, isimli oyunlar en popüler giydirme oyunları olarak yer almaktadır. Oyunmuz.com sürekli güncel ve çocukların gelişimine olumlu etkisi bulunan oyunları titizlik ile eklediği için  çocukların ve çocuk sahibi ebeveynlerin beğenisini kısa sürede kazanmıştır. Başta giydirme oyunları olmak üzere bir çok kategoride online oyun oynamak istiyorsanız oyunmuz.com sitesini beğenmiş birisi olarak siz değerli okurlarıma öneririm.

Çocuk Oyunları



Aşağı yukarı hepimizin hayatın oyun yer almıştır. Oyun denilince şu en günümüz teknolojisi çok ileri seviyede oluşu ile  bir çok kişinin gözünde gerçek oyun olan sokak oyunlarının yok etmiştir bu sebeple yeni neslin aklına sadece PS,PC,Atari ve benzeri oyunlar gelmektedir. Eskiden ise teknoloji bu kadar gelişmiş oyunlar yoktu ve teknolojye insanların ulaşım imkanın sınırlı olduğu için  bir çok çocuk sokakta toplanıyor ve hep birlikte kendilerine  veya yörelerine has oyunları oynuyorlardı.Bu oyunlar arasında caynakta,yakar top,sıcak soğuk,simittt,futbol,basketbol,yağlı kayış ve deşenek de denen misket oyunu gibi bir çok çeşit yer alıyordu. Zamanla teknolojinin hızla ilerlemesi alt teknolojinin maliyetinin azalması ile hemen hemen her eve bilgisayar ve internet geldi. Teknoloji ile gelen bilgisayar ve internet  vasıtası ile çocukların ulaşabildiği oyun siteleri ortaya çıktı bu oyun sitelerinin ilk başta ortaya çıkanı ve halende hüküm süreni flash oyun siteleridir. Çocuklar artık günümüzde flash oyun sitelerinde bolca vakit geçirmekte bir çok oyunu müzik eşliğinde güle eğlene oynamaktadırlar. Flash oyun siteleri arasında ülkemizde en eski zamanlardan beri var olan kral oyun sitesi yer almaktadır. Bunun yanında yeni açılan popüler flash oyun siteleri arasında yer alan ve hızla bir çok oyun severin takdiriniz kazanan oyunmuz.com yer almaktadır. Flash oyun sitesi oyunmuz.com her insanın girip rahatlıkla istediği zevkine uygun oyunu bulabileceği bir oyun sitesidir. Flash oyunların genel kitleisi olan çocuklar içinde Çocuk oyunları adı altına özel kategorisi bulunmaktadır.Bu kategoride çocukların zihinsel ve bedensel gelişimin en hızlı dönemde oldukları bilinerek onların akıl ve ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemeyecek ve yanlış davranışlara sürüklemeyecek aksine gelişimlerinde olumlu katkısı bulunacak oyunlar yer almaktadır.Yer alan çocuk oyunları arasında en popülerleri Kırmızı topu kurtar,Yapışkan Toplar,Gangam Style Denge,Ünlüler Paintball,Sevimli Ada isimli çocukların baş tacı diyebileceğimiz oyunlar yer almaktadır.
Eğer ebebeyn iseniz çocuklarınızı oyunmuz.com'a güvenle emanet edebilir hangi oyunu oynadıklarına olumsuz bir durum oluşup oluşmayacağı konusunda endişelenmenize gerek kalmaz. Eğer şu an bu yazımızı okuyan bir çocuk veya oyun sever bir yetişkin iseniz yazımızı okumayı bitirir bitirmez en güzel flash oyunları oynamak için oyunmuz.com adresini tıklayabilirsiniz. İyi eğlenceler.

Boyama Oyunları


Birçok insan küçükken özellikle düşünce ufku geniş iken ve hayal etme gücü körelmemiş iken bir ressamın harikulade resimleri kısa sürede yapışını ve o tuvale istediği rengi deseni eşsiz ve usta dokunuşları ile kısa sürede verişini gördüğünde elbette ki bir ressam olmayı hayal etmiştir. Ressamlık bir meslek olmayıp bir sanattır ve hobiler arasında da yer alabilir. Ressamlık fırçalar ile doğayı yaşantıyı resmetmektir. İşte çocuklarında kalem ve boya bulduklarında evdeki önüne gelen eşyayı duvarı, makineyi, kâğıt yokmuş sayarak boyaması işte çocuğun ruhunda ki bu sanat duygusunun ortaya çıkma çabalarıdır. Çocukların düşünme ufukları hayal edemeyeceğimiz kadar geniştir, hayalleri ise düşünemeyeceğimiz kadar sınır tanımaz ve işte asıl sanatkârlar çocuklardır, sanat onların sahip oldukları bu sınırsız değerler ile başlamaktır ne yazık ki hayatı ve insanları tanıyan her insan gibi onlarda kendilerindeki eşsiz sanat gücünü yok olmasına seyirci kalmak zorunda kalıyorlar. İşte bu sanat gücün potansiyelinin yok olmaması ve kısmen de olsa devam etmesi için son zamanlarda bu yönde adımlar atılmaktadır. Bu adımların başında boyama oyunları adı altında resim boyama ve resim yapma oyunları yer almaktadır. Özellikle flah oyunlar kategorisinde üretilen boyama oyunlarının temel amacı çocukları hem eğlendirmek hem de içlerindeki ressamlık duygusunu korumalarına vesile olmaktır. En kral oyunları bünyesinde bulunduran ve kaliteli flash oyun siteleri arasında yer alan OyuMuz.com sitesinde ise bu kategoriye ayrıca önem verildiği görülmektedir. Sürekli güncel oyunlar eklenen oyunmuz.com seçkin flash oyun sitesi boyama oyunları kategorisini de takip ettiğim kadar sık güncellemektedir. Oyunmuz’da bulunan başlıca boyama oyunları, Hepimizin sevimli kahramanı olan ıspanak yiyen kaslı canavar Temel Reisten esinlenilerek hazırlanmış olan Temel Reis ve Ufaklık,Harry Potter ve melez prenses, Arabayı boya, Sevilen oyun ve film kahramanı Shrek boyama,Tom ve Jery boyama ve Sonic boyama oyunlarıdır. Oyunmuz.com sürekli güncellenen içeriği ve oyun severlere verdiği değer ile boyama oyunu severlerinin de gözdesi bir flahs oyun sitesi olmuştur.

Boyama Oyunları: http://oyunmuz.com/category/online-oyunlar/